Gözlerini açtığında sarı duvarlarından yansıyan loş bir lamba ışığıyla aydınlatılmış ve ayrıntıları tam seçilemeyen bir odada buldu kendini. Bu yabacı oda içini büyük bir korkuyla doldurdu. Burası neresiydi? Buraya nasıl gelmişti? Ne zaman gelmişti? Ne zamandan beri uyuyordu? Burada yalnız mıydı?
Hızla ayağa kalktı ve odanın kapısından dışarı attı kendini. Çıktığı odadan birkaç metrekare büyüklüğündeki bir başka odaya gelmişti, çevrede herhangi bir kapı ya da cam görünmüyordu. Televizyon açıktı. Odanın karanlıklığını loş bir şekilde aydınlatan renkli ışığa bakmaktan alıkoyamadı kendini. Haberler açıktı ve normalde izlemeyş sevmediğinden şüpheli bir şekilde emin olsa da o an içinden bir ses ona bakmasını söyledi.
"Kimliğinin gizli tutulmasını isteyen değerli bir bilim insanımızın yakın zamanlarda geliştirdiği ve denemelerini yaptığını anı değiştirici makine tüm sosyal medyada yankı yaptı. Karşı çıkanlar olduğu gibi bunu savunanlar ve bilim adına çok büyük bir gelişim olduğunu söyleyenler de var. Bilim insanımızın son dediklerine göre sadece belli anıları değiştirmek üzerine..."
Televizyonu kapatmıştı çünkü aniden başının ağrıdığını hissetti. Ağzından bir kelime döküldü. "Ben..." Gerisi yoktu. Çünkü bunu sözel olarak dile getirebilecek kadar güçlü değildi. Ne o ne de bu sahipsiz anılar o kadar güçlü değildi.
"Demek sonunda anladın." Arkasından gelen erkek sesiyle o yöne döndü. Saçlarının siyahi gecenin rahatlatıcı etkisine sahipti sanki, gözlerinde altınları ve elmasları bile kıskandırabilecek bir parlaklık gizliydi. Bu parlaklık saklıyordu içindeki büyük ve zararlı savaşı. Bedenindeki tüm kaslar bu cenki belli etmemek için geriliyordu sanki. Ancak onun dikkatini çeken bunlar olmamıştı. Sadece burada olduğunu görmek ve ona bakmak içinde harlanan korku ateşini daha da büyüdü. Sahipsiz anılarda bu erkek de vardı... Düşünmese bile kokayca fark etmişti bunu.
"Sen de..." diyebildi kısaca. Kendisinde olduğu gibi başkasında da söyleyemiyordu bu sözleri.
"Ben de..." diye karşılık verdi oğlan. Devamına gerek duymamıştı. Kız anlayacaktı. Gereksiz yere cümleyi uzatmayı sevmezdi, belki de bu sahipsiz anıların bir etkisiydi ama emin değildi ve bu durumla ilgili belki de şikayet etmediği tek ayrıntıydı.
Yaşamadıkları veya yaşamadıklarını düşündükleri anılarla birbirlerine bağlanan bu iki insanın bir yerde zihinleri de bağlanmıştı sanki. Ya da sadece aynı olayı yaşayan iki insanın benzer fikr-i düşüncesiydi bunlar.
Bir sessizlik oldu ikilinin arasında. düşünmüyorlardı ama kelimeleri söylemeyip söylememek konusunda emin olamıyorlardı. Tanıdıkları ama bunun gerçekliğinden emin olamadıkları, belki de gerçekliğini göz ardı ettikleri çünkü düzgün düşünemedikleri bu anda karşılarındaki kişiyle iş birliği yapmalılar mıydı? O doğruyu mu söylüyordu?
"Yapalım?" İlk hamle ondan gelmişti. Tereddütlü olsa da birinin bunu demesi gerektiğini biliyordu.
"Yapalım." O da bu işbirliğinin olması gerektiğinin farkındaydı. Karşı çıkamadı.
***
Evin altını üstüne getirdiler ve onlara yapılan, daha doğrusu yapılmasına gönüllü oldukları, bu konuyla ilgili kitap bulup bulamayacaklarına baktılar. Bu aletin nedenini ve hatta bu saçmalığa neden gönüllü olduklarını bile hatırlamıyorlardı. Belki de o saçma haber olmasaydı bu deneyi bile hatırlamayacaklardı.
"Hiçbir şey..." dedi ağlamaklı sesiyle. Bu koca boşlukta nereye gideceklerini bile bilmiyorlardı ve ellerindeki tek şey olan bu evde hiçbir bilgi yoktu.
Bu deneye neden katıldıklarını hatırlamaya çalışıyorlardı ama ellerinde kocaman bir boşluk vardı. Hangi çılgın böyle korkunç bir şeye katılırdı? Bu düşüncelerin sebebinin sahipsiz anılar olduğunu anlamak zor değildi.
"Biz yapamıyoruz. Bu karmaşada olmuyor." Akan gözyaşları eşliğinde söylenen bu sözler oğlanın kalbini kırmıştı ama bunun sebebinin sahipsiz anılar olabileceği gerçeği sinirlerinş bozmuştu. Bu yüzden ona renk vermedi.
"Telefonun nerede? Eminim internette bilgiler vardır. İkimiz de arayalım."
Ancak o umutsuzdu ve bu sözler hiçbir işe yaramadı. "Haberi duymadın mı? Adam ya da kadın her neyse kendini medyaya duyurmak istemediğini söyledi. Bu deneyin iyi olmadığını bildiği için istememiş olmalı!"
Oğlan ona baktı ve iç geçirdi. "Belki de sandığın gibi değildir. Yani bu deneye neden girebileceğimizi düşün. Belki de hayatımız iyi değildi."
Oğlan itirafında haklıydı ancak her şeyin belkilere dayalı olması onu kızdırdı. "Belki de iyiydi ama ben bunun değerini bilemedim! Her ne olursa olsun ben kafamdaki bu karmaşada yaşayamam. Tanıdığım ama tanımadığım bir adamla yaşayamam, seni tam olarak hangi anılarda tanıdığımdan bile emin değilim. Neden böyle olmak zorundaydı? Anılarımın hepsini değiştirseler ben... ben..."
Cümlesini tamamlayamadı çünkü aniden aklına bir anı geldi. Sanki beynini şokluyorlarmış gibi ani ve keskindi.
"Tüm anılarınızı silip yerine yenilerini koyacağız Kübra Hanım."
"Hayır... Hayır, istemiyorum. Lütfen onu biraz da olsa hatırlayayım..."
Ağzından küçük bir küfür kaçtı. Oğlan şaşkın gözlerle ona bakarken kız kafasına sertçe vurmaya başladı.
"Sakin ol! Bunun kimseye yararı yok! Aniden ne oldu?" Onu durdurmaya çalışıyordu.
"Onu hatırladım! Onu hatırladım ama yüzünü veya sesini hatırlamıyorum. Mekanı bile hatırlamıyorum. Sadece içi boş sözler..."
"Ne diyordu?"
Dudağını ısırdı. "Anılarımın tamamının silinip silinmemesiyle ilgili. Hayır demişim ama nedenini tam olarak anlamadım."
"Tuhaf..." dedi oğlan. O anlamamıştı, tuhaf olan istememesi miydi? "Belki de haberi biraz daha izlemeliydik. Biz de bir denekisek neden daha yeni uyandık? Deneyler tamamlandı mı? Biz neydik o zaman? Ayrıca neden hiç tanımadığımız bir yere getirildik. Diğer anılarda bile bu yeri anımsamıyorum. Acaba diyorum..."
Gözleri korkuyla açıldı. "Biz hala deneyin içindeyiz!"
Oğlan ciddiyetle ona baktı.
O da oğlana tereddütlü bir ciddiyetle baktı. "Deney istedikleri gibi gitmiyor..."
Oğlan cümleyi tamamladı. "Çünkü anılarımızı hatırlıyoruz..."
"Yani bu... Bu onlar için kötü fakat bizim için..." Tereddütlüydü. Her şey konusunda çok tereddütlüydü.
"Anılarını geri istediğini sanıyordum kedicik." Oğlanın ortamı yumuşatmak için söylediği bu sözler hiçbir işe yaramamıştı.
"Dediğin gibi bunu istememin bir sebebi olabileceğini ve anılarımın iyi olmayabileceğini dülündüm sanırım... Ama benim onları hatırlamamam onların da beni hatırlamadığı anlamına gelmiyor. Her şey çok karmaşık ve deneyin kötü sonuçlanması durumda ne olacağı hakkında hiçbir fikrim yok."
Oğlan elini onun başına koydu. Aynı şeyleri düşünüyordu ve bu düşünceler beynini sömürüyordu bir yerde. "Bilmiyorum kedicik ama bildiğim bir şey var..."
Oğlanın ne demek istediğini anlaması zor olmamıştı. Ona kedicik demesini garipsememesinden belliydi bu. Oğlan da hatırlıyordu ama onun yaptığı gibi sesli söylemiyordu bunları.
"Ben anılarımın hepsini kaybetmek istemedim..." diye söze başladı kız. "Çünkü seni biraz da olsa hatırlamak istedim, Berk ve şu anda seni birazcık değil, tamamen hatırlamak istiyorum. Bu saçma deneyden kurtulmak..."
Oğlan aniden yere düşünce sözleri yarıda kalmıştı. Kendisinin göz kapakları da ağırlaşıyordu ve dengesi bozuluyordu. Bilincini yitirmeden önce son bir şey söyledi. "Anlaşılan deney bitti..."
***
Her zaman yaptığı gibi arkadaşlarıyla yeni bir kafe keşfetmişti ve onun yolunu tutmuştu. Konuşup gülüyorlar ve şakalaşıyorlardı.
"Şu son çıkan haberi gördünüz mü? Yine anı makinesi saçmalığıyla..." Arkadaşının sözlerine olan dikkati karşısında gördüğü oğlanla dağılmıştı. Etraftaki sesler kısılmış ve tüm odak noktası tamamen o oğlan olmuştu. Etraf bulanıklaşmıştı sanki.
Oğlan da ona aynı şekilde bakıyordu. Şaşkınlık, sevinç, korku... Duygular nasıl tarif ediliyordu?
"Neden seni tanıyorum?" dedi. Aslında onu tanımıyordu. Daha çnce onu görmemişti, sesini duymamıştı, saç teline bile rastlamamıştı. Ancak bunu demişti.
"Kimden bahsediyorsun? Kızım yeni tanıştığın adama mı dedin bunu? Koşmuyorsun uçuyorsun!" Arkadaşları kendi aralarında gülüşürken aklı hala arkalarında kalan oğlandaydı. Elinde olsa bir kere daha dönüp bakardı ama mantığı onu engelledi. Anıları ona söylüyordu: Bu oğlanı daha önce görmedin!
Okuduğunuz için teşekkürler!
Ziyaretçilerimize Reklamlar göstererek Inkspired’ı ücretsiz tutabiliriz. Lütfen AdBlocker’ı beyaz listeye ekleyerek veya devre dışı bırakarak bizi destekleyin.
Bunu yaptıktan sonra, Inkspired’i normal şekilde kullanmaya devam etmek için lütfen web sitesini yeniden yükleyin..