vela_karina Hüsna Çetin

Hayat, Beş harften oluşan bir kelime. Kiminin günahı, Kiminin sevabı.. Umursanır mıydı bu adaletsiz dünyada? Bir insan hayatında kaç kere kayberedi? Kendinizi ait hissetmediğiniz bir evde kaç güne daha merhaba derdiniz? Hayatımda sayısız kez kaybetmiştim. Önce ailemi kaybetmemle başlamıştı ve sonrasında birbirini kovalayan kaybedişler bahşetmişti bana hayat. Şimdi ise belirsiz bir hayatın kıyısındaydım.


Dram Tüm halka açık.

#sevgilim # #ruh #kaybetmek #yara #aşk #themysteryletter #terketmek #ruhunyarabandı #yarabandı #mektup #sevgili
Kısa Hikaye
5
4.3k GÖRÜNTÜLEME
Tamamlandı
okuma zamanı
AA Paylaş

ᖇᑌᕼᑌᑎ Ƴᗩᖇᗩ ᗷᗩᑎᗪı ᐯᗴ ᔕᗴᐯİᒪİ

ᖇᑌᕼᑌᑎ Ƴᗩᖇᗩ ᗷᗩᑎᗪı ᐯᗴ ᔕᗴᐯİᒪİ


Hayat,

Beş harften oluşan bir kelime.

Kiminin günahı,

Kiminin sevabı..

Umursanır mıydı bu adaletsiz dünyada?


Bir insan hayatında kaç kere kayberedi? Kendinizi ait hissetmediğiniz bir evde kaç güne daha merhaba derdiniz? Hayatımda sayısız kez kaybetmiştim. Önce ailemi kaybetmemle başlamıştı ve sonrasında birbirini kovalayan kaybedişler bahşetmişti bana hayat.


Şimdi ise belirsiz bir hayatın kıyısındaydım.


Her zamanki gibi odamda, kitaplarımın arasında oturuyordum. Bir mum yakmıştım karanlığıma. İçim mi karanlıktı yoksa odam mı bilmiyorum. Sadece bir mum yakmak istemiştim bu karanlığa.


Bugün her zamanki günlerden daha farklıydı. Bugün yalnızlığımla süslenmiş odam, kimsesiz bir mektuba sahipti. Üstünde bir isim yazmıyordu, kimden ya da nereden geldiğini bilmiyorum. Sabah postacı bırakıp gitmişti. Mektubu elime aldım ve bir isim var mı diye baktım. Yoktu. Sadece Sevgili Hanımefendi diye başlıyordu. Mektup oldukça ilgimi çekmişti. Kitapların arasında oturmayı bırakıp yatağıma oturdum ve mektubu okumaya başladım.


❝Sevgili Hanımefendi,


Ah, ne kadar basit bir hitap öyle değil mi? Benim için öyle değil. Siz, ruhumun ayakta durma sebebi, kalbimin atma sebebisiniz Hanımefendi. Bu yüzden size adadığım her hitap benim için altın değerinde.


Ah, kendimi tanıtmayı unuttum. Beni bağışlayın hanımefendi, mektubuma nasıl başlayacağımı bilmiyorum ve biraz heyecanlıyım. Ama bir yerden başlamak gerek öyle değil mi?


Beni muhtemelen unuttunuz ama yine kendimi tanıtmama izin verin lütfen. Ben Ruhunuzun Yara Bandı. Bana böyle hitap ediyordunuz hatırlıyor musunuz? Ah, tabii ki hatırlamıyorsunuz. Siz beni hatırlamak için hiç uğraşmadınız ki zaten. Şimdi kendimi açıklamam ve size duyduğum sevgiyi anlatmam sizin için hiçbir şey ifade etmeyecek biliyorum ama son kez, Ah sevgilim sizinle son kez konuşmak istiyorum. Lütfen bana izin verin.


Biliyor musunuz sizi ölmüş bedenimin ruhuma duyduğa özlem kadar seviyorum ve inanın hanımefendi, ben sizi çok özlüyorum. Tahmin edilmesi zor, anlatması daha da zor.


Size her şeyi anlatacağım sevgilim ama bunlar bittikten sonra lütfen kendinizi ya da başkasını suçlamayın. Çünkü tek suçlu benim acıya bağışıklık kazanamamış kalbimdi.


Sizi ilk kez yeni geldiğim pansiyonda görmüştüm. Birkaç gündür orada kalıyordum ve siz de benden 2 gün sonra gelmiştiniz.


Bir gün yine odamda oturmaktan canım sıkılmıştı ve yanına gideceğim bir arkadaşım da yoktu. Bu yüzden uzandığım yataktan kalktım ve pencereye doğru yürüdüm. Hava açıktı ve güneş tepede parlıyordu. Yazın sıcaklığı boğucuydu. Ben kapalı havaları daha çok severdim. Sıcak havalar bozardı beni.


Pencereden dışarıya bakmaya devam ederken sizin girişe doğru yürüdüğünüzü gördüm. Üzerinizde bir kürk manto vardı. Siyah saçlarınız omuzlarınıza dökülüyordu. Gözleriniz saçlarınızla uyumlu derecede siyahtı. Ah o yürüyüşünüz bile beni benden alacak kadar zarifti Hanımefendi. İlk görüşte aşka inanır mısınız bilmem ama ben size ilk görüşte aşık oldum.


Aşağı kata nasıl ve neden indiğimi hatırlamıyorum. Tek arzum sizi görebilmekti. Hızlı adımlarla aşağıya indiğimde nefes nefese kalmıştım. Gözlerim sizi aradığında sizin de merdivenlere yöneldiğinizi gördüm. Yanımdan geçtiniz ama beni görmediniz bile. Diz yukarıya çıktıktan sonra ben de umudu kesip odama gittim.


Ertesi gün dışarıya çıkıp yürümeye başladım. Kafam dalgındı. Sizi merak ediyordum ve sizinle konuşmak istiyordum ama bunu neden istediğimi de bilmiyordum. Yürümeye devam ederken Tanrı bana acımıştı. Çünkü karşımdaki yolda siz duruyordunuz. Sizi gördüğüm an heyecanıma mani olamadım ve yanınıza doğru yürümeye başladım.


Ah, siz beni birkaç günde deli divane bir aşığa dönüştürmüştünüz.


Yanınıza geldiğimde elinizde yakılmamış bir sigara vardı. Üstünüzde yine aynı kürk manto vardı. Sigarayı yakmak yerine elinizde dolaştırıyordunuz. Çakmağınızın olmadığını düşünüp cebimden bir çakmak çıkardım ve yakıp sigaranıza doğru uzattım. Kafanızı sigaradan kaldırıp bana baktınız ve sigaranızı yakmama izin verdiniz. Sonrasında size bana yürümekte eşlik edip etmeyeceğinizi sordum. Kabul ettiniz ve o gün güneş batana kadar benimle konuştunuz ama kendinizden hiç bahsetmediniz. Ben de size kendi yaşamımı anlattım, adımı söyledim. Ama siz bana dönüp "Ah Beyefendi, bugün nasıl bir üzüntü içinde olduğumu bilemezsiniz. Kendimi buralarda o kadar yalnız o kadar kimsesiz hissediyordum ki siz ruhuma yara bandı oldunuz. Bundan sonra size Ruhumun Yara Bandı demek istiyorum izninizle." dediniz.



Sözleriniz beni fazlasıyla mutlu etmişti. Beni istediğiniz gibi çağırabileceğinizi söyledim. O gün pansiyona birlikte gittik. Siz kendi odanıza giderken bana dönüp gülümsediniz ve "Bu güzel gün için size ne kadar ne teşekkür etsem az. İyi geceler Ruhumun Yara Bandı." diyip cevabımı beklemeden odanıza gittiniz.


Arkanızdan kısık bir sesle "İyi geceler Hanımefendi." dedim. Muhtemelen beni hiç duymadınız.


Sonraki günlerde yaklaşık 1 ay konuştuk Sevgilim. Ama artık sizin gitmeniz gerekiyordu. Bana nereye gideceğini söylemediniz ve neden gitmeniz gerektiğini de. Hiçbir şekilde karşı çıkmadım size. Çünkü gitmek istiyordunuz ve benim yalvarışlarım bile sizi durduramıştı. Bir süre sonra vaz geçtim size karşı çıkmaktan. Gidene git denirdi. Ama ben size git diyemiyordum. Kal demeye de yüzüm yoktu. Utanç verici bir şey yapmadığımı düşünüyordum ama siz beni son zamanlarda o kadar incitmiş o kadar yalnız bırakmıştınız ki ben artık her şeyde kendimi suçlu buluyor ve size layık olmadığımı, size gerektiği değeri vermediğimi düşünüp utanç duyuyordum.


Siz gittiniz Sevgilim. Ardınızda yaralı bir ruh, kırım bir kalp ve yaşamaya mecbur bırakılmış bir beden bıraktığınızı bilmeden beni bırakıp gittiniz. Belki de ruhumun sancılandığını, kalbimde fırtınalar koptuğunu, kafamda depremler yaşadığımı biliyordunuz ve ona rağmen gittiniz. Sanırım bunun cevabını hiçbir zaman alamayacağım Sevgilim. Çünkü ben öldüm. Size bu satırları yazan kişinin bedeni tuhuyla birlikte bir mezarda ızdırap çekerek ölüyor.


Zaten yalnız ve hasta bir adamdım. Sizden sonra iyice delirdim. Daha önce kalbim yüzünden doktora görünmüştüm. Fazla stres yapıyormuşum ve kendime dikkat etmiyormuşum. Pek önemli bir şey değilmiş ama kendime çok dikkat etmeliymişim. Sevgilim senden sonra kendime çok iyi baktım. Ama ansızın bir gece bir kalp ağrısı yakaladı beni. Hastalığın öldürmediği kalbimi sizin aşkınız öldürecekti az daha. Ama öldürmedi. Bu mektubu iyileştikten sonra yazdım ve pansiyon görevlisine verdim. Ben öldükten sonra mektubu size ulaştırmasını istedim. Sizin adresinizi bulur mu bilmiyorum ama umarım bu mektubu okursunuz.


Siz vaz geçtiniz benden. Ama ben sizi yıllarca bekledim Sevgilim ve en çok da beklemek öldürdü beni.


Beni unuttunuz belki, bilmiyorum. Ama belki de unutmadınız öyle değil mi? Hâlâ unutmadınız beni öyle değil mi sevgilim? Hayatımı belkilere dayayarak yaşıyorum. Sevgilim bana beni unutmadığını söyle lütfen.


Söylesene sevgilim kaç bahar oldu sen benden gideli?❞


Mektup bittiğinde içimde hüzün ve kırgınlık vardı. Oysa kırgınlığım sadece kendimeydi. Bu beyefendiyi hatırlıyordum ama hatıralar fazlasıyla silikti. Kafamı kaldırıp yatağımın yanında duran pencereden dışarıya baktım. Dışarıda yağmur çiseliyordu. Kış aylarının başındaydık. Bu yağmur yağmayı bırakmazdı.


Kaç bahar olmuştu bilmiyorum ama bahar şu an çok uzaktaydı.

05 Ağustos 2023 10:33 1 Rapor Yerleştirmek Hikayeyi takip edin
4
Son

Yazarla tanışın

Hüsna Çetin Wattpad: @vela_karina Çizgi Studio: husna_ctn56 Instagram:@denizin_kiyisi135 Twitter:Karinaa_vela Raf:husna_ctn56 1000 Kitap: husna_ctn56

Yorum yap

İleti!
Hüsna Çetin Hüsna Çetin
Kitabı nasıl buldunuz?
August 05, 2023, 11:18
~