Aurora
☀️
Yıllar önce tüm bunlara sebep olacak başlangıçta bana sorsanız buraya geleceğimi hayal bile edemezdim.
Bir deneyelim.
Mücadele etmeden pes eden biri hiç olmadım. Bu bugün burada olmamın en büyük açıklamasıdır.
Lise yıllarındayız o zamanlar.
Aşka küskün bir yeni yetişkin olarak tüm insanlardan nefret ediyordum.
Bunun için çok erken değil mi diyeceksiniz.
Haklısınız.
Aşka küsmek hatta küsmemek için tanımak, tanımamış olmak için bile.
Ne yapayım ama?
Yaşıtlarımdan hoşlanamıyorum diye uzun bir süre bende sorun olduğunu düşünmüştüm.
Gerçekten de bende sorun varmış.
Yaşıma göre fazla olgun düşünüyormuşum.
Bu insanı çağ dışı yaşatır.
Ufuk değil lanettir.
Her yaşın güzelliği farklı fakat esas güzel olan: Her yaşta yaşını yaşamanın güzelliğidir.
Bir de ben sapyoseksüel olduğumu bilmiyordum. Aşık olamıyorum, diğerlerinden farklıyım sanarken aslında dış görünüşten ziyade zeka ve bilgi birikimine ilgi duyduğumu bilmiyordum o dönem. Çok geç öğrendim böyle bir şey olduğunu. O dönemde bu özellikler oldukça azdı yaş grubumun içinde. Ben ise ben varsam benim gibileri de vardır diye düşünüyordum.
Aslında ilgi duyduğum çocuk ilgi alanımı tanımlar nitelikte olacakmış.
Gelelim nasıl karşılaştığımıza.
Bir çocuk fark ettim.
Şöyle çok dikkat çekmeyen, göz önünde olmaktan özellikle kaçınan fakat fark edenin "Nasıl daha önce fark etmedim?" diyeceği türden.
Sesimi çıkarmadım.
Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer demişler ya. Kimseye söylemedim. Hayır çocuğu değil, çocuğu sevdiğimi.
En yakın arkadaşlarıma bile bahsetmemiştim.
Hem kendi içimde çatışıp aşk değildir bu diyordum hem de hasta gibi her şeyi araştırıyordum.
Milli sporcuydu.
Türkiye başarıları olduğu zamanlar okulda ancak adı duyulurdu.
Artist olmak gibi bir derdi olmadığından dillerde çok dolaşmazdı.
Sanırım sır gibi oluşu daha çok çekti beni kendine.
Şiirle ilgilendiğini öğrendiğimde ona daha çok sempati duydum.
Kimseye söylememişti bunu. Belki dalga geçilir, ötelenir veya bu konuda ortakları yoktur diyedir. Bilemiyordum.
Onaylı hesabını takip eden kimse derinlikli kişiliğini göremezdi. Onu hep Türk bayrağı ile aldığı ödülleriyle tanırlardı.
Şiir için açtığı özel sayfada ise kendini paylaşmaktan çekinmezdi.
Bu iki hesabın ortak takipçileri ise yoktu. Bir iki yakın arkadaş hariç.
Ben buna rağmen kimsenin haberi olmasını istemezdim. Daha fazlası bilmesin.
Bir aralar şiir sokakta meşhurdu.
Her yerde sanatsal çiziktirmeler vardı.
Çağan da bu akıma katılmıştı.
Onun yazılarını çok kez posterler köşesinde, beton direklerde, kesme taş duvarlarda ve hatta konteynerlerde görmüştüm.
İş üstündeyken de görüp rahatsız olmasın diye görmemiş gibi davranmışlığım vardır.
Çünkü güzel bir şeydi; saçmasapan karalamalar, sprey boyayla kirletmelerdense anlamı olan güzel sözleri görmek. Gerçekten özenilerek sokağa armağan edilmiş sanatın yanındayım.
Sokakta yürürken o çirkin şeyler arasında yüzünüzü gülümsetebilecek bir şeyler okuyorsanız orada da vardır bir güzel sanat.
Kalbine güzel bir dokunuş bıraktıktan sonra büyüklüğünün önemi var mı ki?
Neyseki yoruma açık bir şeydi sanat dediğimiz.
Dünya değişti.
İnsanlar ruhundansa midesini besleyecek şeylerin peşinden koşmaya başladı.
Bu bir ihtiyaçtı evet.
Fakat buna mecbur bırakılmak biz insanların suçu değildi.
Mecburiyetten alıştık. Ruhun ihtiyacı olan her şeyi zaman kaybı görmeye başladık.
Daha asabi insanlar olduğumuzda ise hep dışarıyı suçladık.
Ruha gıdasını vermezseniz hasta olur. Her ruhun reçetesi de farklıdır. Hepimizin yeteneklerinin farklı olduğu gibi.
Şiir sokakta değildi, her yerde değildi artık. Yürürken karşımıza çıkabilecek bir tesadüf değildi. Küçüldü, etrafı yalnızlıkla çevrildi. O yalnızlıkta boğulmak üzere terk edilen küçük bir adaya dönüştü.
Mücadele etseydik gelişebilirdi.
Yıkılışa ve acemiliğe mahkum edildi.
Sonunda şiirler adası da pes etti.
Maalesef en acı itiraf; şiir diye bahsettiğim sadece şiir değildi.
Bir gün daha fazla dayanamadı.
Yanında olmadan yanında olmaya çalıştıysam bile bunu hissettirememişim.
Şiiri bırakacağını öğrendim.
Her gün bir yerlere çiziktirmeyecekti artık. Bütün öğrencilerin iz bıraktığı okul bahçesinin arkasındaki duvarda onun son cümlesi yarım kalmıştı.
O da herkes gibi olmaya sürükleniyordu. Tuhaf olduğumu sandığım dünyada benim gibi birini bulmanın sevincini yaşamıştım. Şimdiyse kaybetmenin üzüntüsüyle karşı karşıya kalacaktım.
Hayır!
Bir cesaret! Belki görür belki işe yarar.
Devamını bilmediğim şiirini içimden geldiği gibi tamamladım.
O görmedi.
Ama Neşe öğretmenimiz görmüş.
Bunun haberini ise öğretmenimizin çıkardığı proje ile aldık.
O gerçekten öğretmen gibi değil de öğrenciyle birlikte çocuk olabilen bir arkadaş gibiydi. Lafını esirgemez ve şeytan tüylü bir karaktere sahipti.
Seveni çoktu, sonuna kadar severlerdi.
Sevmeyeni azdı ama nedenini bilmem sonuna kadar nefret ederlerdi.
Ben seven taraftaydım.
Hem de dolaylı yoldan Çağan'ı sanata döndürmeye vesile olduğu için daha bir hayrandım kadına.
Çok sonradan anlatmıştı Neşe hocam olanları.
Duvardaki el yazılarının farkından ve hasthag isimlerden nasıl Çağan'ı araştırdığını ve proje için sağ kolu yaptığını.
Bu hikaye bir zincire yol açtı.
Ben Çağan'ı, Neşe Hoca ikimizi, Çağan beni araştırmaya başlamıştı.
Çağan'a bıraktığım tek ipucu Aurora ismiydi.
Kendimi hazır hissedene dek mesajlarımla hep yanındaydım.
Neşe hocanın tek arzusu ise çocuklarını geleceğe kazandırmaktı. Bu projenin, öğrencileri neşelendireceği, sanata teşvik edeceği konusunda çok inançlıydı.
Birbirini en iyi tamamlayan cümle kazanırdı.
Anlatılmaz yaşanır bir tecrübe.
O halde o zamanlara gidelim ve bizzat yaşayalım.
Oyun başlasın.
"İpuçları mesajlarda saklı.
Bu gerçek hayat saklambacı."
Okuduğunuz için teşekkürler!
Edebi dili ve akıcılığı ayrı bir konu. Ona söz yok, çok akıcı ve kendini okutturan bir dilde yazıldığı, üzerinde emek verildiği bariz bir kurgu. Kurgunun günümüzü ve yaşadığımız problemleri aydınlatıyor olması kurguyu okumamız için çok geçerli bir sepep. Tamamla beni kesinlikle okuduğum tüm kitaplardan farklı. Özgün ve bir o kadar da özgür...
Ne yalan söyleyeyim türü dahilinde okuduğum en dikkat çekici kurgu kendisi. Harika bir işleyişi ve ilerleyişi var. Pişman olmayacaksınız ⚡
Kuzeyin Işıkları'na inceleme bırakmadığıma inanamıyorum😱😱 Textin okumayan ve tabiri caizse nefret eden ben bu kitaba aşık oldu. Aiklarının ve arkadaşlarının saflığı, edebiyata tutkuları, Erva'nın favorim olması... Çok tatlı bir genç kurgu başladığınız an nasıl bittiğini anlamıyorsunuz öyle ki sürüklüyor götürüyor sizi. Daha önce yazdığım yorumumu da eklemeden edemeyecektim ki karakter sınırı varmış🥲
Biliyorum diğer uygulamadan gelen çoğu kişi diyor ki ben bununla ilgilenmem. Bende ön yargılıyım texting kitaplarına. Lakin istisnalar kaideyi bozmaz değil mi? O zaman benim istisnam da bu kitap. Aralara serpiştirilen mesajlaşmalar hiç rahatsız edici değil, gel benimle dinlen diyor hatta. Kitap arasında bir mola gibi, mesajlaşılan kısımlar. Masumiyet, tatlı bir melodiyle bana ulaştı. Edebiyatı seven insanlar ve farklı kişiliklere sahip insanları görebilirsiniz burada...
Akıcı bir dille beni hiç yormadı. Örnek almam gereken biri. Betimleme kısmında biraz daha olabilirmiş diyebilirim ama buraya ayak sağlamakta zorluk çeker mi diye düşünmeden de edemiyorum. Tatlı bir kurgu, akıp geçiyor ve fark etmeden kitabı bitirirseniz şaşmayın. Ben ne zaman buraya geldim diye birkaç dakika düşünmeden edemedim. Bu kitapta dinlendiğimi hissettim. Merak unsuru kendine çekmekte
Kapağına baktığımda farklı bir şey beklemiştim ama içinde çok daha farklı ve güzel bir şeyle karşılaştım. Bölümler kısa kısa, okuması çok kolay ve keyifli. Daha ilk bölümden ilgi çekiyor, bizi hikayeye bağlıyor. Hangi ara o kadar ilerledim fark etmedim bile. Konusuna da bayıldım. Karakterler çok güzel; eğlenceli, düşünceli, mantıklı ve zeki. Bir gençlik kurgusundan isteyebileceğim her şeye sahip.
M✨Oldukça akıcı, tatlı bir kitap olduğunu söyleyebilirim. Özellikle karakter çeşitliliği (Rüya ve Hülya'nın davranışları başta olmak üzere) okurken bayağı eğlendirdi. Neden bilmiyorum ama yaz aylarının o tatlı akşamlarını anımsattı. Kurgusu da merak uyandırıcı görünüyor, okumaya devam edeceğim.✨
Ziyaretçilerimize Reklamlar göstererek Inkspired’ı ücretsiz tutabiliriz. Lütfen AdBlocker’ı beyaz listeye ekleyerek veya devre dışı bırakarak bizi destekleyin.
Bunu yaptıktan sonra, Inkspired’i normal şekilde kullanmaya devam etmek için lütfen web sitesini yeniden yükleyin..