Stresle bacağımı sallıyordum. Bu hafta üçüncü kez müdürden azar işitiyordum ve ailemi aramaması için yalvarmalarım boşunaydı. Halbuki kesinlikle benim bir suçum yoktu. Berat Melisaya ağzı alınmayacak sözler söylemişti ve bulduğu her fırsatta ona dokunmaya çalışıyordu. Bu duruma daha fazla göz yumamamıştım ve güzel yumruğum Beratın suratını bulmuştu. Buraya kadar bir sıkıntı yoktu. Müdürün odasına gelip olayları anlattığımda, Melisa Beratın tarafını tutmuştu. Şaşkınlıktan hiçbir şey söyleyememiş adeta kalakalmıştım.
Müdür bunun üzerine direkt ailemi aramıştı. Kapı tıklatıldığında arkamı dönüp annemin dehşet saçan gözlerine bakmaya korkmuştum. “Hoş geldiniz diyebilsem keşke Kaan bey.” Kaan bey mi? Hızla arkamı döndüm. Abim gelmişti. Kahretsin. Abim gözleriyle beni süzdükten sonra müdür masasının karşısındaki tekli koltuğa oturdu. “Bizi dışarıda bekle Defne.” Müdür beni dışarıya postaladığında boynu bükük dışarı çıktım.
Neden abim gelmişti ki bildiğim kadarıyla daha İstanbul’a gelmesine bir hafta vardı. Kapının önünde bekleyişim tam bir faciaydı. Zaman geçmek bilmiyordu. Ara sıra kapıyı dinlemek için kulağımı yaslasam da yanımdan geçen insanlara deli gözükmemek için tam dinleyememiştim. Ders zili çaldığında kendimi kapının önüne atmıştım ki bir anda kapı açıldı.
Abim kocaman cüssesiyle karşımdaydı. Askerde bunları iyi besliyorlardı herhalde. “Eşyalarını topla Defne muhtemelen hakkında bir hafta uzaklaştırma kararı alınacaktır.” Sonumun bu olacağını hissetsem de gururuma yediremiyordum. Abimin gözlerine bakmadan kafamı sallayıp okuldan çıkmak için adım attım.
Arabaya kadar hiç konuşmamıştık. Arabaya bindiğimizde ise konu hakkında tek soru sordu. “Hak etti mi?” “Evet.” Bu cevap onun için yeterliydi. Kavgacı yönümü ondan almıştım ancak o benim aksime kendini kontrol edebiliyordu. Bende bu mekanizma tam olarak çalışmıyordu herhalde. Neden erkenden geldiğini sorduğumda geçiştirmek için çaba gösterse de en sonunda boyun eğdi.
“Uzaklaştırma cezası aldım. 20 gün sonra mahkemem var.” Yola bakan gözlerim hızla ona döndü. Attığım kısa süreli çığlıkla suratını buruşturdu. Demek ki o da kendini kontrol edemiyordu. “Sanırım akşama evde de bir mahkeme olacak.” abimle aynı anda uzaklaştırma almamız kesinlikle bir sorundu. Çünkü her zaman birbirimizin arkasını kollardık annemle babama karşı. Ancak şuan da arkamızı kollayacak kimse yoktu.
Akşama ailecek oturduğumuz masaya baktım. Babam daha işten gelmemişti. Sofra ise onu bekliyordu. Annem uzaklaştırmamı duyduğunda önce sabır çekmiş sonra da ağzına gelen ne varsa söylemeye başlamıştı. ‘Ben ters doğmuşum da o yüzden böyle başka kimseye çekmemişim, bir de halam olacak o cadaloz beni küçükken düşürmüş de bu da tuzu biberi olmuş.’
Evet annem genelde bir sorunla karşılarına geldiğimde böyle tepki verirdi buna alışıktım. Kapı hızlı hızlı çalındığında söylene söylene kapıya bakmaya gittim. Balkondan kafamı uzattığımda zile basanın Öykü olduğunu gördüm. Sanırım haberi almıştı. “ Ne basıyon be alacaklı gibi.” “Defne! Neler oldu anlat. Bir gün okula gelmedim okuldan atılmışsın.” “Kızım sen mahalleyi başımıza mı toplayacaksın bağırma daha fazla.”
Koşa koşa merdivenlerden çıkıyordu. Sözde hastayım diye gelmemişti bugün. “Hastaydın sanki? Maşallahın var.” “Ay hep Başaktan geçti bana.” deyip sümkürmeye başladı. Hızlıca odama doğru ilerledik. “Anlatsana kızım hadi.” Olan bitenleri anlattım. Beratın Masalı sıkıştırdığını, dokunmaya çalıştığını benimde bu olaya daha fazla katlanamadığımı.
“ Hayır, yani Masal hala neyden korkuyor? Keşke bir tane de Masala geçirseymişsin.” Derken elini yumruk yapıp havaya savurdu. “Bilmiyorum tek bildiğim her boka karışmamak gerektiği. Şuan yaptığımın hiçbir anlamı olmadı. Ceza alan kişi benim. Boşu boşuna sicilime işledi.”
“Defne baban beş dakikaya geliyormuş.” Annem içeriden bağırdığında Öykü ayaklandı. “Benim gitme vaktim geldi. Olanları anlat bana bebeğim.” Öpmek için yaklaştığında izin vermedim. “Sümüklerini uzak tut kızım.” Dediğime aldırmadan salyalarını akıta akıta yanaklarıma öpücük kondurdu. “Oh mis gibi hadi ben kaçtım.” Kocaman bir öpücük atıp arkasını döndü. Haline gülüp içeriye annemin yanına geçtim.
“Anne yemekte ne var? Babam karnıyarık çok sever keşke ondan yapsaydın.” “Bamya var Defne bamya.” Kusma refleksimi tutup isyan başlattım. “Bamya ne anne ya şimdi adam onu görünce daha çok sinirlenecek sonra bizi öğrenince bu sinir üç katına çıkacak.” “Defne beni sinir etme kalk git kapıya bak.” Ağzımı açıp zil mi çaldı be diyecekken kapı çaldı. Annem kesinlikle cadı falan olmalıydı.
Okuduğunuz için teşekkürler!
Ziyaretçilerimize Reklamlar göstererek Inkspired’ı ücretsiz tutabiliriz. Lütfen AdBlocker’ı beyaz listeye ekleyerek veya devre dışı bırakarak bizi destekleyin.
Bunu yaptıktan sonra, Inkspired’i normal şekilde kullanmaya devam etmek için lütfen web sitesini yeniden yükleyin..