armanberra Arman Berra

"Spagetti Çatalı" kadar absürt icat üretmeyi olağan görebilen çılgın bir beyin ve böyle bir beyne sahip birisinin düşündüğü icatları yapabilmeye muktedir bir servetinin olması... Sonunda büyük derslerin olduğu mizahı bol bir budalanın hikayesi...


İlham Verici Tüm halka açık.

#spagetti-çatalı #bilgiç #şaşırtıcı #ders-verici #eğlenceli #macera #gizem #komik #mizah
6
2.7k GÖRÜNTÜLEME
Devam etmekte - Yeni bölüm Her 2 günde bir
okuma zamanı
AA Paylaş

Villa

Defalarca kez bu villanın kapısından giriş yapmış olmalarına rağmen, şoför halen kapıya yaklaştıkça artan korkusuna engel olamıyordu. Patronunun gurur duyarak anlattığı ve defalarca kez bu icadı için onu övmek zorunda kalan Tahsin, bu güvenlik sisteminde niçin kamera önünde çeşitli el kol hareketlerinin yapılması ile kapıyı açacak bir sistem kurduğunu anlayamıyordu. Daha korkunç olan şey ise, bu tuhaf açılış yöntemi yetmez gibi, eğer 3 kez hatalı şifre girilirse, alarm çalmak yerine hiçbir uyarı yapılmadan evin çatısında patlamaya hazır bekleyen uranyum ile zenginleştirilmiş füzenin saniyeler içerisinde oracıkta hedefi havaya uçurarak yanıt verecek bir sistem olmasıydı.

Bu sistemi patronu icat etmişti ve şoför Tahsin defalarca övmek zorunda kaldığı bu sistemi, niçin böyle korkunç bir tepki ile tasarladığını bir türlü öğrenememişti. Artık bu güvenlik sistemi yüzünden, geceleri korkunç rüyalar görerek uyanıyordu. Bir gün bir şekilde o şifre yanlış girilecekti ve patronunun ruhu ile el ele gökyüzünde yükseleceklerdi. Her girişte o günün bugün olmaması için dualar ederdi.

Tahsin’in görevinin zorluğu bununla da sınırlı değildi. Kendisinden önce bir düzine şoförün birkaç günden fazla dayanamadığı bir görevi yapıyordu. Sıradan bir şoförlük görevinde gerekmeyen yetkinliklere ihtiyaç vardı. Mesela hiçbir çukura girmemek, arabayı sarsmamak veya asla fakirlerin olduğu mahallelerden geçmemek gibi bir sürü tuhaf beklentileri de yerine getirmek zorundaydı.

Yine bir dönüş günüydü, patronu Bilgiç Bey’i holding önünden aldı ve yola çıktılar. Şoförün kendisini şanslı hissettiği nadir yolculuklarından birisini yapıyorlardı. Normalde patronu hiç susmadan yol boyu elindeki not defterine aldığı notlardan dünyayı değiştirecek icatlarını fikirlerini veya o sırada çalışmakta olduklarını ne kadar zekice çözümlerle ilerlettiğini anlatır ve düşüncesini öğrenmek ister gibi şoförüne fikrini sorardı. Gerçekten merak ediyor gibi görünse de, zamanla sadece onaylamasını ve kendisine övgüler dizmesi için anlattığını öğrenmişti Tahsin.

Artık koşulsuz şartsız tüm fikirlerini beğeniyor, destekliyor hatta bazen kendisini bile şaşırtacak düzeyde, ne kadar iyi bir fikir olduğunu patronunun bile aklına gelmeyen örneklerle pekiştiriyordu. Bunu yaptıkça da patronu ile arası iyiye gittiğini görüyor ve maaşının da sürekli ek zamlar ile arttığına şahit oluyordu.

Tahsin için artık bir fikrin ne kadar iyi veya kötü olduğunun önemi kalmamıştı. Patronunun ondan beklediğini yapar, kendi menfaatleri gereğince susmayı veya öyle hissetmese bile destekliyor gibi görünmeyi seçerdi. Bu özünü kaybetmişliği ise ailesinin geçimi için yapması, yaptığı şeyin de ne denli yanlış olduğunu bilse de, bunu önemsememe hakkı olduğuna kendini inandırabilmişti.

Böyle bir teknolojiyi geliştirmesi ile gurur duyan Bilgiç bey, bu sistemin dünyada sadece kendi evinde kullanılıyor olmasını ise pek dikkate almazdı. Sahip olduğu sokak dili ve kültürü ile kapı açılışı için kameraya karşı bazı argo ve tuhaf akla gelmedik hareketler tanımlaması da işin cabası idi. Her kapıdan geçişte kendi bulduğu bu yönteme yine kendi tanımladığı ve hatta kimisi argo olan el kol hareketleri ile kapıyı açıyor olması ona çok komik gelirdi ve çok eğlenirdi. Kabul edilmesi gereken bir gerçek var ki, gerçekten o tekrar edilmesi imkansız el kol hareketi figürlerini kimse yapamaz ve ondan başkası o eve giriş yapamazdı.

Şoför Tahsin, her kapıya gelişinde bu korkuyu yaşardı. Kapıda durduktan sonra Bilgiç Bey’in şifreyi, daha doğrusu kapı açılış figürünü yapmasını beklerdi. Bu sistemde dolayı sahip olduğu korku nedeniyle çoğu zaman kapıdan uzak durmaya çalışırdı. Ama Bilgiç bey ilerle dostum haydi korkuyor musun yoksa gibi sözlerle adamla alay bile ederdi.

Korkuyordu elbette, eğer bu şifreyi 3 kez hatalı girerse, evin üzerinden bir roket kapı önünde duran araca kilitlenecekti. Hem zengin, hem çılgın hem de bir miktar aptalca bu buluşlarını çevresindeki insanlar bile kabul edemezken, bu icatlarını dünyaya pazarlayabilmeye de çalışıyordu. Kendisini dünyanın en zeki mucidi olarak görür ve yaptıkları ona göre dünyanın en iyi icatları idi. Biraz icatlarına itiraz etseniz, usanmadan size niçin mantıklı olduğunu anlatacak bir sürü mantıksız gerekçeyi ispat olarak anlatabilirdi.

İşinden olmak istemeyen Tahsin gibi herkes de, patronun tüm fikirlerini onaylar tüm kötü şakalarına gülmek zorunda hissederdi. Mesleğinden daha zor olan şeyin, bu lüzumsuz komik olmayan şakalara gülmek zorunda kalması olduğundan çok kez yakınırdı.

Artık giriş yapacaklardı, arabanın orta bölümündeki kameranın ışığı yanmıştı. Yüzündeki şapşal ifade ile yine o aptal hareketleri yapacaktı. Bu sefer ama yeni tanımladığı bir hareketi deneyeceğini oturuşunu değiştirmesinden anlamıştı Tahsin. Arka koltuktaki konumunu değiştirdi, başı sağa gelecek şekilde yatay olarak uzandı sırt üstü, ayaklarının her birini sıra ile tavana değdirip bir süre bekleyip diğerini değdiriyordu. 4 kez yaptıktan sonra aniden ayaklarını kendine çekip cenin konumu aldı ve ani bir şekilde tekrar az önceki oturur konumuna geldi. Şoför bugün de roketi kafamıza yemeden evime gitsem diye düşünüyordu, giriş başarılı uyarısını duyunca rahatlamıştı. Kapıdan her geçtiklerinde, şoförü olduğu bu adamın bulduğu bu tuhaf yöntemiyle güvenle giriş yapmış olmalarının sonrasına bir miktar da adamın hareketlerinin komikliği yüzünde yersiz bir tebessüm oluşturuyordu.

Yine söyleniyordu, zaten tuhaf bir güvenlik kontrolü olan bu sistemi yaptın, yahu ne diye evin çatısında otomatik tetiklenen uranyumla zenginleştirilmiş hedefe kilitlenebilen bir bombaya koyuyorsun. Bu orantısız yanıtın amacı ne yahu diye söylenmeden de geçmezdi kapıdan. Çok kez istifa etmeyi düşünürdü ama sadece düşüncesinde kalırdı.

Sistemin sevindiği bir yönü de vardı elbette. Kapanış için böyle bir figür yapmak zorunda olmaması harikaydı. Bu küçük teselli ile mutlu olmaya çalışsa da, her seferinde sanki düşman hattına mayınlı bir arazide sürüne sürüne girmeye çalışır gibi olmaktan artık bıkmıştı.

Hatta bu tuhaf adamla başına her tür şey gelebileceğini anladığı için patronuna fark ettirmeden, çelik yelek giymeye dahi başlamıştı. Hatta bir keresinde patronunu almaya giderken çevirmede denk geldiği bir üst araması sırasında, bu çelik yeleği gören memurlar, şüphelenip kendisini gözaltına almışlardı. Tabi sorgu sırasında patronunun bu icatlarını da anlatıp durumu izah etmeye kalkınca adamın deli olma ihtimali nedeniyle bir sürü akıl ve ruh sağlığı ile ilgili sağlık taraması yapılmış ve akli dengesinin yerinde olup olmadığı belirlenmeye çalışılmıştı. Akli dengesi yerinde ve söylediklerinin doğru olmasının anlaşılması sonucu şaşkın bakışlarla kendisini polislerin uğurladığına şahit olmuştu.

18 Aralık 2022 15:45 0 Rapor Yerleştirmek Hikayeyi takip edin
2
Sonraki bölümü okuyun Köpek ve İcat

Yorum yap

İleti!
Henüz yorum yok. Bir şeyler söyleyen ilk kişi ol!
~

Okumaktan zevk alıyor musun?

Hey! Hala var 16 bu hikayede kalan bölümler.
Okumaya devam etmek için lütfen kaydolun veya giriş yapın. Bedava!