Kalbindeki hançere son bir kez baktı, işinin bittiğini anladı. Kafasını kaldırdı ve ağzından şu sözler döküldü: “Cesur olabilecek kadar zayıf değilsin.” “Şöhrete ve güce kendini o kadar kaptırdın ki ölüm senin için sadece bir kelimeden ibaret.” “Umarım şaheserini beğenirsin, Eliot.” Ardından gözleri kapandı, tıpkı uyuyormuş gibi yere uzandı. Eliot yaptığının ne kadar ağır olduğunu biliyordu, bu yüzden dostunun soğuk ve cansız bedenine bakamadı. Çekip gitti. (Arzu isimli kitabımdan alıntı.)

Yalanları sevmiyordum. Sanırım ben de yalancının teki olduğumdandı bu. ⚜️ Ölümlere tepki veremeyecek kadar kalbiniz kararmışsa bu sizin insan olmadığınızı mı gösterirdi yoksa insan zaten bu muydu? Kalbi kararmaya müsait ve karardıktan sonra da geri dönüşsüz. ⚜️ Bilincinde olmak yine de bir kaybı hafifletmiyordu.

"Amors hançeriyle kalbini oyar ve seni ölüme mi terk eder yoksa aşkın tohumlarını mı eker oraya hiçbir zaman bilemezsin. Ama her iki ihtimalle de kalbin kanar da kanar." ⚜️ "Hepimizin içinde büyümek istemeyen bir çocuk var ve olması gereken de bu.” “Çocuk büyüdüğünde umutlar, hayaller ve neşe kaybolur. Öyle yaşamanın ölümden bir farkı yok.”

Herkes bir prens olarak doğacak kadar şanslı değil, ekselansları. ⚜️ Kuşlar... Buradaki kuşların anlatmak istedikleri çok şey var ama anlaşılan pek dinleyenleri yokmuş. Ben de onların dinleyicisi oldum. ⚜️ "Gözünüzü benden ayıramayacaksınız, General." "Şimdi ayırabildiğimi kim söylemiş?" "Benden gözünü ayıramadığını mı söylüyorsun Kieran?" "Evet, Laira. Ve bence sen de benden farklı değilsin bu konuda." ⚜️ "Hiç sormadın." "Neyi?" "Hiçbir şeyi ve her şeyi." ⚜️ "Geceler bana hep iyi zaten.

Göğü izlemiştim o arada. Dolunay geceye hakimdi. Hükümranlığı beni de ele geçirmişti. Her şeye şahit olmuş olmalıydı ama izlemekle yetinmişti. ⚜️ Ona de ki: İçimizdeki düşmanları alt etmediğimiz sürece dışarıdakilerle savaşamayız. ⚜️ Hayatım kötülükler üzerine kurulmuştu, bunun için üzgün değildim. Değildim. Değil mi? ⚜️ "Aşk ölümden tehlikeli, kaçma ondan olma deli, Hazırlığını yap, kapıda karşıla ölümü ve ötesini, Kandırdın ama karanlıkta kaldın, canavarlarını kendin yarattın!"

Göğü izlemiştim o arada. Dolunay geceye hakimdi. Hükümranlığı beni de ele geçirmişti. Her şeye şahit olmuş olmalıydı ama izlemekle yetinmişti. ⚜️ Ona de ki: İçimizdeki düşmanları alt etmediğimiz sürece dışarıdakilerle savaşamayız. ⚜️ Hayatım kötülükler üzerine kurulmuştu, bunun için üzgün değildim. Değildim. Değil mi? ⚜️ "Aşk ölümden tehlikeli, kaçma ondan olma deli, Hazırlığını yap, kapıda karşıla ölümü ve ötesini, Kandırdın ama karanlıkta kaldın, canavarlarını kendin yarattın!"

"Neden daha iyi yerler gördüğün halde bu dönemde yaşıyorsun?" "Herkes bildiği yerin hakimidir." "Bana gizemli gizemli konuşma." "Ufkunu genişletecek yerler görsen de tilki kürkçü dükkanın-" "Anladım... Şimdi esas gerçeği söyle." "Büyü burada yasal."

"Sözüm olsun. İyileştikten sonra ilk iş seni döveceğim." "Sözüm olsun. İyileşirsen karşı koymayacağım."

"Ama vahşi değil."diye az önceki kadını bozan diğer kadın gözle görülür şekilde tehdit olarak üstüme geldi. "Sen bir de bana sor."diyen Davis'in sesi daha yakından geldi. Kalabalık yarıldı ve sonunda onu görebildim. Beni bırakmayan kadınlar ona yol açmıştı. "Yaa..?"dedi kadın meraklı bir şekilde Davis'e dönerek. "Neye dönüşüyor?" Davis gülümseyip bana döndü. "Öyle bir vahşilik değil."

Harita büyüdükçe çevrem yeşillendi ve değişti. Ayaklarım altındaki parşömen önce toprak oldu sonra yine büyüdü ve en son sazlıklar arasında gölet olana kadar devam etti. Gölet olduğunu gördüğümde ise küfrettim. Nafile, suyun içine gömülüp ıslandım bile. Şansıma... Küfürler havada uçuştu, ben suyun içinde ıslak ördek gibi çırpınıp çıkmaya çalıştıkça ne küfürlerim bitti ne çıkabildim. En sonunda ağzımı kapatıp düşünebildiğimde neden çıkamadığımı kavradım. Gölet değil bataklıktı.

Kuzgun Kralın atağı ve yeni yetme prensesin karşı atağı. "Güvenmeyen biz değildik. Buradan ayrılırken bize güvenmeyip ismini değiştiren ve bölüğünü de peşinde götüren isyankar komutanınızdır. Bizim güvenimizi sorgulamadan önce dönüp bir kendinize bakın yeniyetme prenses."

Kuzgun Kralın atağı ve yeni yetme prensesin karşı atağı. "Güvenmeyen biz değildik. Buradan ayrılırken bize güvenmeyip ismini değiştiren ve bölüğünü de peşinde götüren isyankar komutanınızdır. Bizim güvenimizi sorgulamadan önce dönüp bir kendinize bakın yeniyetme prenses."

Sinirleri bozulan Afro bir çocuk gibi söylenmeye başladı: —Ceketli insan çok sıkıcı! Afro bir türlü vuramıyor! Kız insanı öldüreyim bari! Nires bunu duyunca ruhen mahvoldu. Vücudunu ayakta tutan bütün sağlam noktalar çözüldü. Korktukları başlarına geldi, Afro'nun kocaman yüzündeki küçük gözleri ona bakıyordu. Üstelik o Miller gibi kaçınma konusunda iyi değildi. Menziline girdiği anda öldüğü anlamına geliyordu. Nires korkudan birbiri arkasından oklar yağdırmaya başladı: —Yaklaşma!

"Sen de kimsin?" "Ah Jessica, benim akıllı ama sabırsız kızım, en deneyimli ajanım..." Zihnimde yeni bir çalkantı oluşmasına sebep olan bu sözlerle kaşlarım havaya doğru kalktı. "Ajan mı? Neden bahsediyorsunuz siz?" "Size verdiğim görevi hatırlamıyor musun?" Adam güldü, hayatımda duyduğum en berbat, iç karartıcı gülüş olmalıydı. "Hiç sorun değil, Matteo sana anlatır..." ~~~~ "Sakın kaçayım deme." dedi adam, "İsteseniz de benden kaçamazsınız. İkiniz de!" "Görüşeciğiz çocuklar..."

100 Yıl Önce "Dünyaya gelen bu mucizevi bebek büyü gücüyle doğan ilk insandı. " "Ben beşteyim bebeğim." Eğer dünyadaki tek amacınız bir şeyleri öldürmekse kendi mutluluğunuzu kendiniz yaratıyordunuz. "Chris'in üstü başı kan olmuştu ve sırıttığında tam bir vahşi gibi gözüküyordu." "Evet, annem nefesimi kesecek türden bir avcıydı."

100 Yıl Önce "Dünyaya gelen bu mucizevi bebek büyü gücüyle doğan ilk insandı. " "Ben beşteyim bebeğim." Eğer dünyadaki tek amacınız bir şeyleri öldürmekse kendi mutluluğunuzu kendiniz yaratıyordunuz. "Chris'in üstü başı kan olmuştu ve sırıttığında tam bir vahşi gibi gözüküyordu." "Evet, annem nefesimi kesecek türden bir avcıydı."

100 Yıl Önce İnsanların hayatlarına her zamanki gibi devam ederken kalabalıktan uzak, ormanın içinde bir çift yaşıyordu. Birbirlerine bağlılık sözü verdikten sonra tek istedikleri bir kız çocuklarının olmasıydı. Tanrı onlara beş sene sonra istedikleri kız çocuğunu bahşetti. Bu kız çocuğu küçücük bedeninin içinde büyü gücüyle doğan ilk insandı.

100 Yıl Önce İnsanların hayatlarına her zamanki gibi devam ederken kalabalıktan uzak, ormanın içinde bir çift yaşıyordu. Birbirlerine bağlılık sözü verdikten sonra tek istedikleri bir kız çocuklarının olmasıydı. Tanrı onlara beş sene sonra istedikleri kız çocuğunu bahşetti. Bu kız çocuğu küçücük bedeninin içinde büyü gücüyle doğan ilk insandı.

"İrade adı verilen bir aldatmacaya inandık bunca yıl." ~Medusa kızı Maduna

"Hiç gerçekliği sorguladığın oldu mu? Normal gibi görünen şeylerde ne kadar derin manalar yattığı hakkında... "Düşünüyorum, öyleyse varım" demişti Descartes. Benim varlığım gerçek ise, peki ya diğerleri ? Var olabilmek için gerçeklikte olmak şart değildir. Şizofreni hastalarının zihninde de en gerçekçi yalanlar var olabilir. Ve o yalanlar da diğerlerinin zihinlerinde var olana kadar sahte olarak kalır. Herkes inandığında ise yalan, yalan olmaktan çıkar." Duyuru:Kendi kurgu evrenimi oluşturdum

"Hiç gerçekliği sorguladığın oldu mu? Normal gibi görünen şeylerde ne kadar derin manalar yattığı hakkında... "Düşünüyorum, öyleyse varım" demişti Descartes. Benim varlığım gerçek ise, peki ya diğerleri ? Var olabilmek için gerçeklikte olmak şart değildir. Şizofreni hastalarının zihninde de en gerçekçi yalanlar var olabilir. Ve o yalanlar da diğerlerinin zihinlerinde var olana kadar sahte olarak kalır. Herkes inandığında ise yalan, yalan olmaktan çıkar." Duyuru:Kendi kurgu evrenimi oluşturdum

14. Bölüm : Bir Efsane Bitti _______________________________________ Kalın beyaz taş surlar, kırmızı ve beyaz renkli güller her yeri süslüyordu. Bahçede küçük bir güvercin çeşmesi vardı. Merdivenleri uzun ve görkemliydi. İşlemeli pencereleri saraya eski bir görünüm veriyordu. Kapıları, duvarları süsleyen birçok bayrak vardı. Galina İmparatorluğu ‘nun kılıç ve ağzında kar tanesi taşıyan güvercin bayrakları..

"Sanırım sana yeniden aşık oluyorum." Doğruca gözlerine baktım ve gülümsedim. "Ben her gün böyle hissediyorum."

...Şüphe çekeceğim için endişeleniyordum ancak bir arayıp soran bile yoktu ve bu, içinde uyandığım bedenin benden de acınası olduğunu düşündürüyordu. En azından eş ya da dost birilerim olmasa bile tek başıma yaşadığım bu evi geçindirmek için çalıştığım bir işim olmasını beklerdim. Bu süreçte söz konusu iş yerinden de benimle iletişime geçilmediğinden ya öncesinde de işsizdim ya da artık an iitbariyle işsizdim... /Tanıtımdan/ Öldüm. Ve gözlerimi açtığımda bir çocuk taciriydim. "E ebesinin a-"

Bizim otuz denizci, açılmışlar karadan Aylar aylar sonra, saçılmışlar vebadan Kalan üç denizci, durmuşlar bir limanda Bulmuşlar üç kadın, vurmuşlar bir de manda Yemişler mandayı, çekilmişler han odalarına Denizler dalgalanmış, vermişler mercimekleri fırına Yeniden açılmış, bizim denizciler enginlere Başka ufuklara, bambaşka denizlere hep birlikte

Hava, sesimi yut Karanlık, gölgemi unut Her şey burada soyut Sessizlik bir umut ⚜️ Görmedin ve duymadın Kördün ve sağırdın Unuttun son bir günü Unuttun bu diyar-ı sürgünü

Öldür en güçlüsünü Sana geçsin tüm büyüsü ⚜️ Başından aşağı bir yaprak dökümü Ama bu ağaç yeniden yeşermeyecek Çünkü gövdesi kalınlaşsa da Ruhu incelemekte daima

10. Bölüm: Sözün bende tutulur Kanın kanım olur Canın yanarsa benden Kanım akar bedenimden ⚜️ Ten tene, ben bene Kapansın bu hergele

12. Bölüm (yeni)🐣 Uyku başkasına kaç Ay, ışığını saç Gün doğduğunda Olayım dimdik ayakta ⚜️ Çözülür düğümler Bileklerime atılan Bozulur sarmaşıklar Kollarıma dolanan Açıl, halat, saçıl ⚜️ Nasıl açıldıysan Öylece de kapan ⚜️ Zihne giden bir patika Büyüm olmaz antika Duy dediğimi Söyle istediğimi

Olanı kaybeder, olmayanı gösterir Gölgelere gizlenir, aydınlıkta kaybolur Işığı büker ve renklerle bezer Benim güvercinim göğsünde saklar Sirkin kalbi atmaya başlar

"Beni iyi dinle Fırat ben Cyberfight'ın %51 hissesi ile büyük patronuyum ve şirketimi dilendirmeyi reddediyorum! İki seçeneğin var Fırat ERBAKAN: ya Katar ya Çin, karar senin. Kararını bana bildirmek için tam iki günün var! Eğer iki gün sonra bana bir karar bildirmemiş olursan üç yatırım fırsatını aynı anda değerlendiririm haberin ola!" Sizce Katar mı? Çin mi?