3
2.4mil VISUALIZAÇÕES
Completa
tempo de leitura
AA Compartilhar

Ankara Makarnası

Önceleri kim bunu neden – nasıl aldı işe bilmiyordum. Bu adam burada olacak biri değil ama burada.

Ne yapalım? Şimdilik basit destek işlerini vermişiz, onları yapıyor.

İlk haftamda bu şirkette işe başlamış olmam nedeniyle iki tane pasta aldırdım ve büyükçe bir toplantı odasında ekibimden iki kişinin yardımıyla diğer birimlerden gelen yöneticiler ve personele sunuyoruz, ben kendimi tanıtıyorum, güzel bir başlangıç olsun v.s.

Ankara Makarnası duymuş bu durumu, davetli olup olmamak umrunda değil, işini bitirip hemen gelmek ve pastadan payını almak istiyor. Yanındaki arkadaşa:

“Ya bizim müdür orada pasta kesiyor, sen bizi burada uğraştırıyorsun” diye söyleniyor. Azimle işini bitirip davetli olmasada son kalan pasta dilimlerine yetişiyor.

Bir süre sonra bir projeyi başarıyla devreye aldık diye kutlama yapıyoruz, çiğ köfte ve baklava var. Tüm ekibe haber verdik saat 5’te herkes gelsin diye.

📷

Ankara Makarnası geldi, masanın baş tarafına konuşlandı, oradaki kutudan bir kaç tane çiğ köfte ve baklava yedikten sonra bir yandan ağzındakileri çiğnerken masanın diğer tarafına yanaştı yavaşça oradanda aldı attı ağzına.

Çiğnemeye başladı ama sessizce insanların arkasından ilerleyip yine baş tarafa geldi, sağlam bir yutkunma sonrası yine yeşillik alıp çiğ köfyeyi içine koydu, yuvarladı, lüp! Böyle turlamaya devam ediyor.

📷

Herkese yetecekten fazlası var, sorun yok yesin ama o nedense bu işi gizli gizli yapmaya çalışıyor. Herhalde çaktırmadığını zannediyor. Biz farkedenler çaktırmadan izleyip eğleniyoruz, bu çocuğun derdi ne acaba diyoruz, bulamıyoruz.

& & &

Tepe yöneticimizin asistanı SharePoint sistemi üzerinde çalışan intranet'imizden kendisine hiç mesaj gelmediğini iletti. Herkese geliyor, ona niye gelmez ki? Kesin onun makinada yanlış bir şey var dedik. Gönderdik elemanı. Bir süre sonra arayıp iletti:

"Burada sorun yok, yazılım ekibi bakmalı bence intranet tarafına"

İlgili yazılımcı arkadaş SharePoint'i kurcalıyor, orasına bakıyor, burasına bakıyor bir sorun göremiyor. O sırada yine yiyecek bir şeyler varsa diye gelip dolanan eleman yazılımcıya takılıyor:

"Asistanın işini çözebildiniz mi?"

"Yahu burada bir sorun yok, nasıl mesaj gitmez?"

"Ben baktım onun makinasında Outlook'ta bir sorun yok, kesin sizin tarafta!"

Yazılımcı bir daha bir daha kurcalıyor, olmuyor bir türlü.

📷

Sonra asistan arıyor bizim yazılımcıyı:

"Bu soruna ne zaman gelip bakacaksınız?"

"Bakıyoruz işte burada, sizin makinada sorun yokmuş."

"Nasıl yani? Nereden biliyorsunuz benim makinada sorun olmadığını?"

"Eleman gelip baktı ya, kontrol etti işte"

"Buraya hiç kimse gelip bakmadı ki, sen neyden bahsediyorsun?"

Olay anlaşıldı, Ankara Makarnası hiç gitmemiş oraya, yazılımcı ile bir çekişmesi var olayı böyle yönlendirmiş, bizleri dolandırıyor ki asistan olumsuz durumu iletsin en tepe yöneticimizden laf işitelim...

Bir güzel fırçayı yedi benden.

& & &

Önümüz bayram, herkes izin alıyor genelde ama yinede tamamen kapalı değiliz, bu nedenle her birimden bir – iki nöbetçi kalacak. Konuştuk ve planlamayı yaptık, deftere yazdık nöbetçileri, kendilerinede bilgi verdik:

“Bu bayram tatili öncesindeki bir günde nöbetçi sensin gelip burada görevinin başında olacaksın. Zaten koca binada az insan var pek işin olmaz ama bir sorun olurda halledemezsen bizi ara veya WhatsApp grubundan yaz.”

İki nöbetçimiz var, bildirdik kendilerine ve yönetime – tamam işte.

O Pazartesi biraz geçte olsa bende gittim işyerine, Ankara Makarnası ortada yok ama bir sorunda yok, gelir nasılsa ne olacak biraz geciksin. Derken bir sorun bildirildi, bizimki ortada yok halen, aradık telefonu çalıyor ama açılmıyor, diğer nöbetçi arkadaşla birlikte biz kullanıcının sorununu çözdük. Bir saat daha geçti nihayet aradı:

“Müdürüm ben haftasonu Ankara’ya gitmiştim, dönüş için otobüs bileti bulamadım o nedenle dönemedim – gelemedim Istanbul’a”

“Şimdi halen Ankara’da mısın yani?”

“Hayır, Bodrum’a geçtim.”

“Sen bizimle dalga mı geçiyorsun?”

Terbiyesiz herif!

"Bari akşamdan arasaydın, mesaj atsaydın, durumu bilir ona göre bir şeyler yapardık."

Kafasına göre takılıyor Angara Bebesi.

Bu fazla fazla sorumsuzluk örneği, boşta bırakamadım. Tutanağı yazdık, diğer nöbetçiyle imzaladık, verdim insan kaynaklarına.

& & &

Bir sorun için merkezden bir iki arkadaşla birlikte VD geldi. Destek ekibinin olduğu odaya birlikte girdik, bizim elemanda bir panik havası vardı nedense, ilgilenmedik.

📷

Bir bilgisayar lazım olunca onun makinasına geçti VD, şöyle bir bakınca yüklü olan oyun programlarını fark etti, bastı fırçayı buna.

Bizimki beton duvar gibi hiç renk değiştirmedi.

Herhangi bir şey söylemedim, işlem yapmadım ama gözgöze geldik hemen kaçtı.

& & &

Telefonum çaldı, en tepedeki yöneticimizin bir altı olan amirimiz arıyor, odasına gelmemi rica etti kibarca.

Gittim, içeride bizim eleman var nedense beni görünce bir tuhaf oldu, bir halt anlamadım, soran gözlerle döndüm sayın amirime, amirim başladı konuşmaya:

“Ya kardeşim, sen böyle yöneticiliği nerede gördün? Bu ne gaddarlık böyle? Hepimiz öncelikle insanız birbirimize karşı kibar ve anlayışlı olmalıyız. Bir ekibin başında yönetici veya müdür olunca asıp kesmek olacak şey değil. Biz burada böyle şeyler yapmıyoruz sende lütfen burada bizlerin yaptığı gibi kibarlık ve anlayışlı olmayı örnek al, böyle davran personeline”

Haydaa! Bu da neyin nesi böyle? Adam bana ders veriyor. Bir yerlerde kabalık yapmışım herhalde ama nerede – nasıl?

Nasıl yaaa?

Benim lanet (yok - hayır) sevgili müdürümle yaşadığım maceralarım var, ondan tüm kötü ve yanlış örnekleri görmüşüm, yapmaman gerekenleri ondan öğrenmişim... bu nedir şimdi?

“Efendim ben sizin neyden bahsettiğinizi anlayamadım, ben kime ne yapmışım ki bana bunları söylüyorsunuz?”

Al işte personelin burada! Senden şikayet ediyor, nefes aldırmıyormuşsun, bir 5 dakika çay molasına gidiyormuş kızıyormuşsun yerinde değil diye, izin istiyormuş vermiyormuşsun! Az önce kendisi geldi bunları anlattı. Ayıp ama ben hiç yakıştıramadım sana!”

İster istemez dönüp baktım bir an, kafasını eğdi bana bakamadı, suratı karardı.

Durdum bir – iki nefes aldım, şöyle bir düşündüm... sakin ol, değmez buna dedim kendi kendime:

“Efendim, bu söylenilenlerin hiç biri olmadı - gerçekleşmedi.

📷

Çay molasına gidebilir elinde tüm sahamızda sinyali iyi olan telsiz telefonu var, kendi cep telefonu var, gerektiğnde ben tüm personelime ulaşıyorum.

Benim yalnızca burada değil çalıştığım diğer yerlerdede davranışlarım aynı çizgidedir.

Haksızlığa gelemem, tepki gösteririm ama her zaman personelimi korumuş, özellikle haklı ise sert bir şekilde savunmuşumdur.

Genelde amirlerim personelimi koruduğum için kızmıştır bana, ilk kez böylesi bir durum yaşıyorum - bir personelim beni şikayet ediyor, bir hata ettiysem etsin tabii ama hiç olmadı.

Bir personel geciktiğinde ben diğerlerine neden aramadınız sormadınız belki bir sıkıntısı var arkadaşınızın diye kızarım.

Bu nedenle, isterseniz ekibimdeki diğer personele ve eskiden çalıştığım işyerlerindeki insanlara sorun beni.”

Döndü baktı elemana, eleman kafasını kaldıramıyor. Anlaşılan bir şeyler koparmak için benim hakkımda salladı bir kaç cümle, sonrasında amir beni çağırınca oyun tutmadı, ezildi kendi laflarının altında öyle iki büklüm oturuyor.

Evladım! Sen bana müdürüm gaddarlık ediyor demedin mi? Bana nefes aldırmıyor demedin mi? ...” saydırmaya devam ettik, bizimki arada bir kem küm demeye çalışıyor onuda diyemiyor, yere bakıyor öyle.

Bu duruma daha fazla katlanamayacağım için izin isteyip çıktım.

Bir saat kadar sonra amirim yine odasına gelmemi rica etti:

“Ben teyit ettim, senin herhangi bir yanlış davranışın veya söylemin yok.

Lakin, bu yalancıyı işten atamıyoruz, öğrendiğim kadarıyla ünlü beyefendi Öxxx Xxxxx onun dayısıymış, o rica etmiş öyle işe alınmış.

Şimdi bunun ne olduğu sen ve ben biliyoruz, kendi kararıyla ayrılana kadar idare edeceğiz.”

“Anlaşıldı. O beyefendiyle bende tanışmıştım, bir yakınlığım yok bir bağlantım yok, kendisine saygı duyarız, severiz ailecek, iyi bir kamu yöneticisi. Şimdi Ankara Makarnası'nın dayısı olduğunu öğrenince, böylesi bir yeğeni olduğu için kendisi adına üzüldüm.

"Bende, maalesef bende."

& & &

Bir süre sonra bir iş buldu, kendisi ayrıldı.

Giderken üzerine zimmetlenmiş ekipmanları istedik. 1 TB Flash Disk'i ona verdim buna verdim bende değil dedi gitti ama o kişilere vermemiş, aldı götürdü yanında, bizde onu bir daha şirkete aldırmadık, bazı işleri için bir kaç kez geldi, kapıdan içeri giremedi.

* * *

Bu yazımızdaki önerilerinden ve katkılarından dolayı Kaan'la Defne'nin babasına ve Ertuğrul Abi'mizin kız kardeşine teşekkürler :)

#gaming #oyun #nöbet #personel #müdür #yalan #çiğköfte #baklava #flash #1tb

22 de Dezembro de 2022 às 13:13 0 Denunciar Insira Seguir história
2
Fim

Conheça o autor

Comente algo

Publique!
Nenhum comentário ainda. Seja o primeiro a dizer alguma coisa!
~