D
Dolunay Mavi


Alexis ve ikizi Alexander Posedion'un tek çocukları. Kendilerinden saklanan sırrı çözebilecekler mi? Öğrenmek hayatlarında nelere mal olacak? Aşk, dostluk, ihanet hepsi hayatlarının bir parçası.


Fantaisie Tout public.

#aşk #fantastik #aksiyon #macera #gizem #ihanet
4
8.5mille VUES
En cours - Nouveau chapitre Tous les 10 jours
temps de lecture
AA Partager

ELMA

Bazen aşırıya kaçtığımın farkındaydım. Ama içgüdüsel olarak yükselen bir şeydi. Natalie ile sürekli bir tartışma içerisindeydik. Yine tartıştığımız bir öğle yemeğinde elimdeki elmayı suratına fırlatmıştım. Belki biraz fazla sert atıp burnunu kırmış olabilirim. Ama o da küçük bir kız çocuğu gibi hemen beni şikayet etmişti. Şimdiyse yönetim binasına gelmiş müdür Richard’ın bana vereceği ceza için bekliyordum. Kapıdaki nöbetçi beni gördüğünde gözlerini devirmişti. Buraya gelmemden o bile sıkılmışa benziyordu. “Geçebilirsin.” dediğinde derin bir nefes alıp içeriye girdim.

Bay Richard büyük masasının arkasında, önündeki kağıtlara bakıyordu. Kafasını kaldırıp benimle göz teması kurmayı tercih etmeden konuşmaya geçti. “Alexis bu kaçıncı vaka artık ben saymayı bıraktım.” Koltuğunda geriye doğru yaslanıp gözlerini üzerimde gezdirdi. “Sana karşı elimden gelen her toleransı gösterdim ancak artık en ufak bir olayda kurul sana karşı toplanıp cezalandırmak istiyor.” Kahretsin. Eğer kurul toplanırsa o zaman geçmişim masaya yatırılırdı ve ben kesinlikle uslu bir melez örneği oluşturmuyordum.

“Bence bana son bir şans verebilirsiniz Bay Richard. Evet biliyorum, sürekli bir sorun yüzünden benim suratımı görmek zorunda kalıyorsunuz ancak sizi temin ederim ki artık görmeyeceksiniz.”

“Alexis bu bana verdiğin kaçıncı söz!” ses tonu yükseldiğinde sakin kalmak için çabaladım. “Artık elimden bir şey gelmiyor. Üç gün sonra kurul toplanacak savunmanı orada yapabilirsin şimdilik görevlerden azledildin. Çıkabilirsin.” Ağzımı açıp kendimi savunmama, bu kurul toplantısını iptal etmek için konuşmama izin vermedi. Gelen nöbetçi ise adeta dışarı fırlattı beni.

Evet Alexis yine günlerden cehennem! Etrafıma bakındım ve ne yapmam gerektiğini bilemeden öylece durdum. Dalgınca yurduma doğru yürürken kafama birisi vurdu. Gözlerimi kısıp Talia’ya sert bakışımı yolladım. “Kurul toplanıyormuş ne yapacaksınız acaba Alex hanım?” sorusu sıçtın daha fazla sıvama lütfen gibiydi. Talia kampa geldiğimde tanıştığım ilk arkadaşımdı ve on üç yıldır en iyi arkadaşım olarak devam ediyordu. “Alexander nerede?” “Abin yapması gerekeni yapıp görev için yeni adam arıyor.” Demek beni bu kadar kolay silmişlerdi.

Aslında yarım saat sonra bir göreve gidecektik ancak görevlerim iptal olduğu için eşlik edemiyordum. Dışarıdaki avcılardan gelen bilgilerin doğruluğunu teyit edecektik ve geniş çaplı araştıracaktık. Verdikleri bilgilere göre küçük bir kasaba da insanlar vahşice öldürülmüştü ve o bölgeye yakın minotor yuvası olduğunu biliyorduk. Aradaki çizgiyi, orada görevli olan nöbetçiler kontrol ediyordu. Başka bir görevdeki avcıların raporuna göre, bölge nöbetçiler tarafından terk edilmiş ve bir sürü insanın ölümüne sebep olmuştu. Bizim görevimiz ise bu bilgiyi teyit etmek ve görev başındakilerin nereye gittiğini öğrenmekti. Bense bu göreve kısa süre önce veda etmiştim. Araştırma görevlerine üç melez görevlendirilirdi. Diğer görevler ise zorluk derecesine göre değişir bazıları direkt avcılara verilirdi.

Talia ile Alexander’ın yanına gittik. “Alexis başın belada farkında mısın?” ilk cümlesinin bu olacağını zannetmemiştim. Daha çok görev öncesi açığa alındığım için beni suçlayacağını düşünüyordum. “Alex lütfen sende başlama. Biliyorum üç gün sonra kurulun karşısına çıkacağım ama en fazla ne olabilir ki?” Bu sözümü ileride bana hatırlatın.

“Alexis!” küçük bir çocuk gibi beni azarlamasından hoşlanmıyordum. “Merak etmeyin ben iyi olacağım siz de işinizi hemen halledip mükemmel olan kurul toplantısına yetişin tamam mı?”

Alex ve Talia yanlarına birini bulduktan sonra görev için hazırdılar. Bense yalnız kalmış kafayı yememek için spor salonuna gitmiştim. Kum torbasında bazen Natalie’nin bazen müdür Richard’ın yüzünü görüyordum. Sert bir yumruk attıktan sonra torbayı durdurup soluklandım. Yanıma su getirmediğimi fark ettiğimde içimden küçük bir küfür savurmuştum. Midemden gelen sesle saate baktım ve akşam yemeğini kaçırdığımı gördüm. Evet bugün gerçekten cehennemdi. Eşyalarımı alıp salondan çıkarken dışarıdaki gürültü dikkatimi çekti. Herkes etrafta koşuşturuyordu. Sağlık görevlileri ellerindeki sedye ile koşmaya çalışıyordu.

“Neler oluyor?” gürültüden kendi sesimi zar zor duymuştum ama melezlerden birisi dönüp cevap verdi. “Bayan Gilda kampa gelirken saldırıya uğramış.” Doğru duyup duymadığımı anlamaya çalıştım. Bayan Gilda Doğu kampının yöneticisi ve kurul üyesiydi. Neden buraya gelmek istediğine anlam veremedim. Eğer benim kurul toplantım için hareket ettiyse o zaman merkeze gitmeliydi hiçbir zaman merkez dışında kurul toplanmamıştı. Ayrıca yöneticiler en az yedi avcı ile yolculuk yapardı. Hepsine ne olmuştu? Gözlerim Bay Richard’ı bulduğunda adımlarımı hızlandırdım. Olan biteni öğrenmek için ağzımı açtığımda lafı ağzıma tıkadı. “Hiçbir görevde olmayacaksın Alexis.” Şaşkınlıkla suratına baktım. Beni tamamen görmezden gelmişti. Yanına çağırdığı birkaç melezle birlikte odasına doğru ilerledi. Kahretsin şuan bende o toplantıda olmalıydım.

Yönümü değiştirip revire ilerledim. Eğer bana bilgi vermezlerse bende olay yerindekilerden alırdım. Revirde bir telaş vardı ve yollarında olmamak için kenara çekildim. Gözüme kestirdiğim kişiye doğru ilerledim ve perdeyi çekip bizi görmelerini engelledim. Avcı üniforması giyiyordu ancak benden çok fazla büyük durmuyordu. Kolundaki yarası sarılmıştı ve yatakta yarı yatay pozisyondaydı. Ben yanına girince uzunca beni süzdü. “Neler oldu? Bayan Gilda neden buraya geliyordu? Kimin saldırısına uğradınız?” “Sen kimsin ufaklık?” Ah, hadi ama o kadar küçük gözükmüyordum. “Avcıyım. Ayrıntılı bilgi almak için geldim.” Söylediğim yalana inanması için hızlı bir dua ettim.

Avcılar sınava girerdi ve giriş sınavına yirmi bir yaşında kabul edilirdiniz. Benim ise bu sınava girmem için dört ayı daha atlatmam gerekiyordu. Küçüklükten beri hedefim avcı olmaktı. Bütün melezler aynı işi yapmıyor mu diye düşünebilirsiniz ancak avcı olmak tamamen farklıydı. Sahaya gider görevleri halleder ve geri gelirlerdi. Hiçbir zaman angarya işleri yapmazlardı ve kıyafetleri kesinlikle çok havalıydı. Pekala, ilk düşüncem bu kıyafetlerden dolayı şekillenmiş olabilirdi ama avcılar kesinlikle havalıydı ve aldıkları eğitim daha zordu. Eğitimleri tamamlayamayıp geri dönen çok fazla melez olurdu.

Gülümsediğinde gözlerinin yanındaki çizgiler ortaya çıkmıştı. “Güzel yalan ufaklık ancak ben yemedim.” Yataktan kalkarken kolunu omzuma koydu ve ağırlığının çoğunu bana verdi. “Şimdi beni Richard’ın yanına götür.” Gözlerimden ateş saçıyordum ama fark etse de umursamadı. Kıpırdamadan yerimde durmak istesem de yaralı haliyle beni yürütmeyi başarmıştı. “Tamam, yalan için kusura bakma ama neler olduğunu öğrenmem gerekiyor. Bayan Gilda üç gün sonraki kurul toplantısı için mi yola çıkmıştı?” “Kurul toplantısını nerden biliyorsun?” derin bir nefes aldım. Tabi ki de ona kurulun benim yüzünden toplanacağını söylemeyecektim. “Anlaşılan baş belası olan melez sensin.” Neredeyse kahkaha atacaktı. İstemsizce somurttum. “Kesinlikle baş belası olduğumu düşünmüyorum ki bunları sana açıklamak zorunda değilim. Ayrıca hala soruma cevap vermedin.” “Ufaklık, bırak büyükler bu işi halletsin.” Eğer bir daha bana ufaklık derse cidden onu yere fırlatacaktım. Yönetici binasına ilerlerken ağzından hiçbir bilgi alamamıştım. Nasıl bu kadar sıkı bir ağzı olabilirdi ki? Revirde yanlış kişiyi hedef aldığım için kendime kızdım.

Avcıya merdivenlerden çıkması için yardım etmiş Bay Richard’ın odasının önüne kadar götürmüş ve içeriye girebilmek için bunu şans görmüştüm ancak kapıdaki nöbetçi girmemi engellemişti. Avcı ise göz kırparak içeriye girmişti. Tamam, anladık bütün görevlerden alındım ama şuan ki amacım bir göreve gitmek değil ki olanları öğrenmekti ve bunu engelliyorlardı. Sinirle odama doğru ilerledim. Sıcak bir duş beni rahatlatırdı. Kapımın tıklatıldığını duyduğumda üzerimden çıkarttığım tişörtü geri giydim.

“Hayır ben yokken yerinde duramıyor musun sen?” Matthew hızla içeriye daldı. “Ben de iyiyim Matt sağ ol sorduğun için.” Tripli sözlerimi hiçe saydı.

“Alexis!” niye sürekli birileri bana kızıyordu anlamıyordum. Matthew bir hafta önce göreve çıkmıştı. Kendisi benden üç yaş büyüktü ve yaklaşık bir sene önce avcı olmak için eğitimini bitirmişti. Avcı statüsüne ulaştığı gün kendi çocuğum başarılı olmuş gibi gururlanmıştım.

Sıkıca bana sarıldığında “Özledim seni ufaklık.” Sarılışına karşılık verdikten sonra istemsizce koluna vurmuştum. Bugün yeterince ufak olduğumu duymuştum ve bu kelimeye sanırım bilenmiştim. “Görev nasıl geçti?” üzerime gelip beni yormasını istemiyordum. Yatağıma kurulduktan sonra “Hallettik.” dedi.

Gözlerini kısıp bana baktığında benim meselemi konuşmak istediğini anlamıştım. Olan biteni anlattığımda gür sesiyle ismimi söyledi. “Kahretsin Alex! Ne demek kurul toplanacak. O kuruldaki koca karıların normalde hiçbir şey için toplanmadıklarını biliyorsun. Kesinlikle bir elma olayı yüzünden buraya gelmezler.” Yatağımdan kalkmış odada volta atıyordu ve kesinlikle yakışıklı çocuktu. “Matt başka ne için toplanmak istemiş olabilirler ki? Merak etme hiçbir sorun olmayacak. Karşılarına çıkacağım ve elmanın elimden düştüğünü açıklayacağım onlarda tamam o zaman boşuna gelmişiz diyecekler.” Söylediklerim onu kesinlikle daha fazla sinirlendirmişti ama ben gerçekten hiçbir sorun olacağını düşünmüyordum. Bence oturdukları koltuktan sıkıldıkları için bir ufak gezinti yapalım demişlerdi.

Burnumun ucuna doğru uzattığı parmağına bakarken muhtemelen şaşı gibi gözüküyordum. “Geleceğin konusunda bu kadar sorumsuz olamazsın. Sana verdiğim emekleri yok mu etmek istiyorsun!” gözlerimi kaçırmak zorunda kalmıştım. Matthew sınavı kazandıktan sonra eğitimlere hemen başlamıştı. Bense adeta ona yalvarmıştım, avcı olmak istediğimi ve beni çalıştırması için. Onu ne kadar deli etsem de bana yardım etmişti ve onun sayesinde buradaki pek çok melezden iyiydim.

“Özür dilerim” etraf o kadar sessizdi ki fısıldamam odayı doldurmuştu. “Kendimi durdurmam gerektiğini biliyorum. Bana attığı çoğu lafı duymazdan geliyorum ama ailemle alakalı bir kelime onun ağzından çıktığında kendimi tutamıyorum.” “Alexis benim için bir söz vermen gerekiyor. Kurulun karşısında olabildiğin en sakin halini istiyorum. Sana söz hakkı tanınmadan konuşmanın yasak olduğunu o gün tekrardan hatırlatacağım zaten. Ama üzerine her konudan geleceklerini biliyorsun buna annen de dahil.” Elimi tuttuğunda kendimi sıktığımı fark etmiştim. Annemin konusu açılırsa kendimi nasıl tutacağımı bilmiyordum. Sanırım bunun için tanrılara dua etmem gerekiyordu.

27 Mars 2023 16:53 1 Rapport Incorporer Suivre l’histoire
5
Lire le chapitre suivant KURUL TOPLANTISI

Commentez quelque chose

Publier!
Dila Atman Dila Atman
Başarılar diliyorum! Birbirimize destek olabilir miyiz? ♡ Birbirimizi ve kitaplarımızı takip edip, bölümlerimizi oylayabiliriz
January 15, 2024, 19:28
~

Comment se passe votre lecture?

Il reste encore 5 chapitres restants de cette histoire.
Pour continuer votre lecture, veuillez vous connecter ou créer un compte. Gratuit!

Histoires en lien